Pages

26 Ağustos 2010 Perşembe

Gidenler için...

Hani bütün mezarlıkların girişlerinde yazar ya " her fani bir gün ölümü tadıcaktır" diye. İnsan bu cümleyi sadece mezarlığa girdiğinde anlayabiliyormuş... Annem, teyzem, dedemden sonra şimdi de anneannemi yolcu ettik... İnsan ölüm denen şeye bile alışabiliyor. Allah nasıl bir güç veriyorsa, hayatın iki gün sonra normale dönüyor işte.. Dönmek de zorunda...

Her ölümün arkasından, gerçek dünyanın bu olmadığını daha iyi anlıyorsun, ve bir gün herşeyin senin için de biteceğini... İşte o zaman insanın içini acıyla karışık bir korku kaplıyor.

 Ölüm aslında yanıbaşımızda, sadece bize uzak görünüyor... Gidenler gelmiyor, ama hatıraları onları hep yaşatıyor...

Sevgili annem, teyzem, dedem ve anneannem; huzur içinde uyuyun. Bizi oradan görebildiğiniz ümidini içimizden hiç atmadan yaşayacağız, sizleri hatırlayarak, severek ve çok özleyerek...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Azmin zaferi... :)

Meğer ne kolaymış canııımmm :) İnsan hakikaten bazen gözünün önündeki şeyleri farkedemiyormuş. Bakıp da görmemek bu olsa gerek.. Şablonum nasıl ama ;) Bence süper oldu. Uğraştığıma değdi. Benim gibi acemi çaylaklara bir faydam olması amacıyla nasıl yapıldığını kısaca izah edeyim.

Öncelikle şablon sitelerinden beğendiğiniz bir şablonu bilgisayarınıza indiriniz. Daha sonra winzipli dosyayı açınız. Ardından klasörü açınız, ilk sıradaki XML belgesini göreceksiniz. Şimdi Blogunuzdan HTML'yi düzenleye giriniz. Gözat kısmından klasördeki xml belgesini yükleyiniz. Bir ekran çıkacak, onada widgetları tut dedikten sonraaaa şablonunuz başarıyla kaydedilecektir... :))  Mutlu günlerde kullanın... Sevgiler...

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Dost denilen şey...

Bu sıcakta doğru bir seçim yaparak, canım evimde, klimanın altında ve televizyon karşısında oturup keyif yapmayı seçtim elbette... :) Ee malumunuz, bu arada da boş durmayayım, içimdekileri boşaltma seansı yapayım diye düşündüm.

Lisedeyken 4 kişilik bir kız grubuyduk. Lakaplarımızı da söyleyeyim... Hiş, Mel, Rika ve Şem :))) Açılımları hiç sormayın derim. Düşünüyorum da ne kadar güzel günlermiş meğer, kıymetini bilememişiz. Eminim birçok insan benim gibi o günlerini özlüyordur, yada üniversite günlerini... O günlerimi de hiç unutamam...

Hayat ne acıymış öyle değil mi? Meğer ne kadar çok canını yakabiliyormuş insanın... Şimdi bir şans verseler ister miydiniz o dertsiz, tasasız günlere dönmeyi? Ben istemezdim belki ama hiç unutmadım o günlerimi. Okuldan kaçışlarımızı, Kızılay turlarımızı, kahkahalarla gülme krizlerimizi... Lise arkadaşlarımı da, üniversite arkadaşlarımı da çok özledim. Çünkü gerçek hayatta o saf arkadaşlıklar olmuyormuş, bunu gördüm. Gerçi bunu görmem bana bir hayli pahalıya mal oldu ama neyse... Yediğim kazıklar sağ olsun diyelim...

Artık sen mutluysan, senin için kimse sevinmiyor ailen dışında. Canını yakmak için uğraşıyor dost dediklerin... (İstisnalar ayrı elbette, onlar kendilerini bilir ve ailemden bir parçadır zaten) Kendi mutsuzluğunun sebebi senmişsin gibi düşünüp mutluluğuna gölge düşürmek için kafa yoruyorlar, yazık. Neden bu kadar kötü oldu bu insanlar, anlayamıyorum. Hiçbir zaman kimsenin mutluluğundan mutsuz olmadım ben. O yüzden anlamıyorum işte... Onlar gibi olmadığım için anlamıyorum. Sadece her zamanki saf halimle insanlara tüm hayatımı açıyor, yardım etmeye çalışıyorum. Oysa bırak, öyle değil mi? Sana ne işte! Kıymetini, dostluğunun değerini kim biliyorsa onun yanında ol sadece. Çok mu kıymet bildiler sanki... Yıktılar ve geçtiler işte üzerinden acı cümlelerle... Bırakın, siz de bırakın lütfen. İzin vermeyin dost görünüp canınızı yakmalarına. Hayat, bu tür insanlarla uğraşıp üzülmek için çok kısa... Şu hayatta sadece tek bir şey için üzülün, o da sevdiklerinizin aranızdan uçup gitmesi olsun...      

20 Ağustos 2010 Cuma

Hafta sonuuuu...

Yaşasın! Cuma günlerine bayılıyorum :) İnsanın içini bir mutluluktur, bir sevinçtir, bir coşkudur kaplıyor vallahi. Şu koca 5 gün ne de yoruyor hepimizi öyle değil mi dostlar? :)) Son 1.5 saatim kaldı özgürlüğe... Zaten sıcak. Bunalıyoruz heyhaaattt...

Şu iki güne sığdıracak ne çok hayalim varmış meğer :)) Nerelere gitsem acep?? Ya da klimanın altında televizyon keyfi mi daha güzel olur bu sıcakta? Ya siz neler yapacaksınız? Hayal edin, gerçekleşmese de hayali bile güzel... :)) Mutlu hafta sonları...

Ne zor işmiş şu blogculuk...

Öncelikle bütün blog sahiplerini kutlarım... Bütün gece bloğumu çözmeye ve geliştirmeye çalışsam da pek başarılı olduğum söylenemez... Sistemi pek tanıyıp sindirebilmiş değilim açıkcası. Ancak kendime süre veriyorum elbette. Mesela ben bu şablonları istemiyorum kardeşim, çeşit yok muuuu? :) Ne bilim, örneğin bütün türkçe blog sahiplerinin sayfalarını göremiyor muyuz? Onları görmeden nasıl izleyeceğim ki? Sanırım bir yerde yanlış bir şeyler yapıyorum.. Birileri şu acemi çaylağın imdadına yetişsin yahuuuu...!!! :)   En iyisi biraz daha araştırayım şu işi, iş başa düştü...  blog canavarı olana dek devam :))   

19 Ağustos 2010 Perşembe

Aylin'den süzgeçsiz cümleler...

Komik değil mi? Belki de saçma... Ama bence cuk oturdu bu başlık bana. Gereksiz bir dobralığa sahip olan bendeniz, şu zamana kadar etrafımdaki insanlar tarafından hep "aman sakın söyleme, gözünü seveyim bunları konuşma, ya ne gerek var şimdi bunları tartışmaya, her düşündüğünü söylersen ohooo" gibi bilimum cümlelerle susturuldum. Ama yeter! Söz milletin!! :)

Bende düşündüm ve bir blog sayfam olursa, kimmmsecikler bana karışamaz ve en azından kendi sayfamda istediğim herşeyi yazıp, söyleyebilirim dedim. İyi de ettim... Mutluyum, gururluyum... Konuşamadığım ve susturulduğum zaman içimde şişiyor bazı şeyler, malum  bu cümleleri bir yerlere dökmek lazım :)

İçim şimdiden huzurla doldu... Süzgeçleri kaldıralım aradan... Hoşgeldimmm :))